“Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar, Allah onlarda bulunanı değiştirmez. Allah bir topluma kötülük diledi mi, artık onun için geri çevrilme diye bir şey yoktur. Onların Allah’tan başka yardımcıları da yoktur.” (Ra’d, 11)
Ayette sözü edilen değişim, takva lehine de, fücur lehine de olabilir. Bir de şu ilahî buyruğa kulak vererek, bu iki ayeti birbirine paralel olarak beynim zihnimiizde şekillendirelim:
“Allah bir topluma bahşettiği nimeti, o toplum kendi gidişini değiştirmedikçe, asla değiştirip elinden almaz ve bilin ki, Allah her şeyi işiten ve her şeyi bilendir” (Enfal, 53)
Yüce Allah, adetullah gereği kulda bir kıpırdama ve değişim emaresi olmadan, direkt müdahil olarak aleyhte ya da lehte bir değişim yaşatmaz.
Kur’an’da bireysel ve toplumsal değişim, zincir halkası gibi iç içe işlenir. Birinin değişimi, diğerinin değişmesine bağlıdır. Günümüzde ise bu kat’i hakikat unutulmuş; bireyler topluma hâkim olan korkutucu çehre mevzuunda, toplumu yargılar ve suçlarken, kendilerini yargılamaz ve suçlu bulmaz olmuşlardır. Hâlbuki toplumun değişmesi de, müsbet halini muhafaza etmesi de, ancak bireylerin kendi üzerlerine düşen vazifeleri yerine getirmeleriyle mümkün olacaktır.
Yüce Allah, imkân ve fırsatları kullarına verip, onların takınacakları tavrı izler. Tarihte ellerine fırsat geçiren Moğol askerleri, milyonlarca müslümanın kafalarından kuleler oluşturmuştu. O zaman katliamcıları yerle bir etmeyen Allah, biz yerlerimizde oturmaya devam ettiğimiz sürece Suriye’deki katliama da, Mısır’daki zulme de müdahale etmeyecektir. Allah insanlara nimetler ve imkânlar verir, fakat bunların kullanımı hususunda direkt müdahale etmeyip, değişimin birbirini izleyerek tedricen yayılmasını öngörür.
Değişim, Kur’an’da üç ana başlıkta ele alınır:
Yaratılışta Değişim: Fizyolojik olarak ilk insanın toprak/çamurdan başlayan yaratılış serüveni ile her insanın anne karnında yaşadığı bir damla sudan ete kemiğe bürünmüş bir varlık haline gelinceye kadar meydana gelen değişimdir.
Sosyal Değişim: Bireylerin fert fert değişmeleriyle başlayan vetirenin kolektif bir boyut kazanarak tüm toplumu etkilemesi ile yaşanan değişimdir.
Kişisel Değişim: Benliğimizde, nefsimizde olması gerektiğine inandığımız değişimdir. Nefis mertebelerini bir bir geçerek olgunluğa ve kemâlâta kanat çırpmak olarak da açılımı yapılabilir.
Sosyal değişim ipinin ucunu ellerinde bulunduran Batılı cahilî güç odakları, gecelerini gündüzlerine katarak istedikleri değişimin yaşanabilmesi için çalışmaktadırlar. Bu tablo karşısında vicdan ve muhakeme sahibi her mü’min, kendi namına endişe edip kaygılanmıyorsa bile, İslâm ümmeti için kaygılanmalı ve hiç değilse ümmetin maslahatı için nefsi ile savaş başlatmalıdır. Zira ümmetin manevî irtifası da alçalışı da, bir yönüyle kendisinde meydana gelecek değişimlerle vuku bulacaktır
Yorum yok